bir istasyonda yaşar gibi hep.
hep yolcu hep biletsiz kaçak!
ayakta kalmak kader.
hep ıslak zeminde yürümek gibi naylon pabuçla.
tutunacak bir demir pervaz düşerken gökdelen tepesinden,
altın gelir ayarı yüksek.
demiri pasa çeviren su, serapta başrolun aşığı.
her ayrıntının bir yeri vardır bir kitapta.
kaşı gözü kemanlar var, boyu selviler belki,
kiraz dudaklısı zamanı az.
boğazdan geçerken martı leke olur mu mavimsi göğe?
yazmışsam eğer tablanın kenarına
siyahında lekesi meşhur bizim denizde.
karadeniz mafya; babadan...
elbisesi satanist siyah.
martısı da İstanbul'a ne dersen de!
istanbul hepsi.
her ayrıntı da başka bir iz var senden.
aynanın her köşesinde başka bir bakış.
her sokak lambasının ışıttığı sana benzer soluk sarı,
acık allık, acık maskara, biraz da renk dudak ucuna...
tenin rengi kalmasın sana,
sür sür yüzüne tenin sınırlı rengini de.
renkler karışık, sima tanıdık, ya sen nesin kendine?
bildin mi kendi gülüşünü, hayretini kendine?
sen bildin mi dudağının ucunda ki rengin tasvirini,
ya kaşının yukarı kalkışında ki resmi?
uçuşan saçlarının arasında kalan
böceklerden midem bulanıyor;
insan!
biraz daha ayrıntı.
biraz daha insan!
*******************************
yazımda model olan kardeşim nunum bu yazıdan gayrıdır. kendisi düpedüz kullanılmış olup teşekkür maksatlı olarak yazı ona hediye edilmiştir:)
güle güle kullan ama kızma biliyorsun ki bugün çok kızdım kokoşlara!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder