kısa kırık kıymık bacaklı böcük.

acıtmak
acımak bile bile acıtmak.
hissis olmak yada
duyarsız duygusuz
seçmek
kokusuz bir dünyayı
yoğurdu üflerken
iskenderi unutmak
duvara dönmek pencereyi kapayıp
rüzgarı sevip bahane etmek kapayışlara

beklemek
duvarda açılan pencereyi
yıkıp geçeni
aramak
elinde balyozlu.

balyoza yasak getirmek
duvarı silmek tablodan
kalmak öyle boşlukta
hiçbir yerde.

yürümek yolsuz
yurtsuz.

ağlamak
susuz.

kafayı patlatıp hayata dairlerle
hayata kafasız kalmak.
bir harcı var bunun
karılacak.

bir harcı var bunun dökülüp kuruycak
betonundaki en ünlülerin ayakizine
gelen geçen adım ölçücek
hayatın neresindeyim?

çok bilirim çok.
hayatı bir geçtim geri geldim ya nede olsa.
baksana yazı yazacak kelimem kalmamış.
oysa maaşım bile bitti.
yazı yazacak gücüm kalmamış
şiir diye şekliyle yediriyorum
yiyene.
***
yemem, rejimdeyim.
***
bir halt yok aslında yaşamakta.
hep daha rahat
bir kere geliyoruz ya dünyaya.
rahat nedir?
tıpkı aşk gibi?
peki ya yaşadıklarımız neresinde hayatın?
benimkilerle seninkiler nerde karşılaştı?
saçmalıyorum okuma daha.
yazmalıydım yazdım.
yazmalıydım kusmadan önce.
kısa kırık kıymık bacaklı kara böcük gezmeden evvel onun omzunda karar vermeli atacak kişi kim?
özledim.
yine lanet!
***
bi dolu çocuğum var
annesi babası farklı.
bi ordan bi burdan.
ne ben anneliği tam bildim anasızlıktan babasız
ne bildi bebek analığımı.
bakışları anne dedi bilemeden garibanlık
kimse söylemedi ki.
***
ben değiştim zaman geçmeden az evvel.
duruşuma aynasız
yalancı bi düzenbaz koştum ara sokaklarda.
ahh bir düzen olsa.
düzene bir yer olsa.
***
evrene emrediyorum;
"eyy evren, bana huzur ver az pişmişinden!"