yıl 2004. yer uzak bir doğu kasabası. anlatılanlar yalan değil, uydurmada. bu yazı 2 yıl evvelinde oyun olarak oynandı. oynanırkende bilemedik adına sonradan Ünzile dediğimizin hayat devamını... şimdi de.
sadece onu çok sevdim.
anısına...
ÜNZİLE
(Sahne Karanlık.İki ışık sahneyi ikiye böler. Bir taraf öğretmene ait diğer taraf öğrenciye. Bir yanda öğretmen, sandalyesinde oturur. Dimdik sert ve sorgulayıcı bir şekilde seyircilere bakar.)
-“4. sınıftaydı. Yeşil kocaman gözlü mini minnacık bir devdi sanki. Her sabah okul yolunda bekler. Beni görünce koşar merdivenlere 4. basamakta dururdu. Tam merdiven önüne geldiğimde tüm vücudumu gerer bana atıldığında ayakta kalabilmek için destek alırdım.
Çalışkandı. Ender rastlanan bir durum olduğu için onu herkes tanırdı. İyi okurdu. Aslında bu bile ender rastlanan bir durumdu. Haksızlık etmek istemem iyi okumasa çalışkan olmasa da tanırlardı onu. Gözlerinden çıkan ışık; seni, beni annemi kardeşimi tüm vesaireyi mutlu etmeye yeterdi.”
(Sahnenin diğer tarafından öğrenci girer. Zıplayarak yürür. Hızlı hareket eder. Öğretmeninin yanına gelir ve boynuna sımsıkı sarılır. Sıkı sarıldığının belli olması gerekir. Nefesini zorlaması gerekir. )
-“Öğretmenim sizi çok seviyorum.”
-“Bende seni canım ama hayrola………. neden şimdi bu?”
-“Ama öğretmenim nedene ne gerek var. Sizi seviyorum işte. Verdiğiniz kitabı okudum öğretmenim. Oradaki kıza çok özendim. Ben de öyle yapıcam doktor olucam diycem ama….. ben sizin gibi olmak istiyorum. Okurken çok eğlendim. Hem şimdi size sarıldım yaa siz bana yine kitap verirsiniz değil mi? Söz veriyorum kenarlarını kırıştırmıycam ve çok dikkatli okuycam. hıı”
-“Ahh deli kız vermem mi? Sen dur seni daha ne kitaplar bekliyor. Canım benim.(sarılırken)
(öğretmen gülümser, öğrenci geri geri yürüyerek çıkar ve bu arada el sallar.)
………….
-“Hep –dili geçmişte anlattım. Haksız değilim. En azından bu anlattıklarımın –dili geçmiş olduğunu biliyorum.
(Bir gün odama geldi. Zıplamadan. Kapıyı çalarak. Sessizdi. Ama halinin ona yakışmadığının farkında olduğu belliydi. Utanmıştı böyle olmaktan ki gülümsedi yaşlı bakışlarla… Korktum. Tek kelime yeterdi halime. Korku! Bir şeyler olduğu belliydi. BU KISIM BU DUYGULARI VERECEK ŞEKİLDE OYNANICAK.)
-“Onu bu kadar sevdiğimi kalbimdeki derin sızıdan fark ettim. Sevmişim ve her ne kadar ayırmam kimseyi desem de belli ki onu ayırmışım. Hep te ayıracağımı biliyorum.”(SEYİRCİYE)
-“ Öğretmenim.”
-“efendim canım,……..(seyirciden çocuğa döner) noldu neyin var senin?................ Kötü bir şey yok değil mi?............ Biri mi öldü yoksa?” (bu aralarda esler var ve kız sessiz, kafası yerde)
-“öğretmenim ben…. Ben evleniyorum.”(fısıltıyla, seyircinin duyabileceği kadar ama kısık ses olduğu belli olmalı)
-(öğretmen güler, rahatlamıştır) “off be kızım bende bir şey oldu sandım. Eee düğününe çağırırsın herhalde.”
-“Öğretmenim beni evlendiriyorlar.”( aynı ses tonuyla)
-“ne diyorsun sen ya! Tamam saçmalama. Şaka yaptığını biliyorum.(sesinde hüzün vardır. İnanmak istemez ama anlamıştır)
(SEHİRCİYE)
Şakaydı besbelli. Mini minnacıktı o. Olamazdı. Kadın değildi. Dişi bile değildi. Çocuktu. 11 yaşında olup ta 12’yim diyemeyenlerdendi. Narindi nasırlı ellerine rağmen. Çocuktu daha ne söyleyeyim; çocuktu. Koşar, atlar, düşer, ağlardı… Dedim ya gözleri gülerdi ki çocuktu. Kimse bakmamışmıydı gözlerine.
-“öğretmenim babamın borçları var, kardeşlerim aç.…”
-“Ünzile!”
-“7 çocuğu varmış sanırım. Hem bir eşi daha var. İyi bir ablaymış. Hem çok büyük değilmiş adam. İyi bir adammış aslında, şanslı sayılırım. Ama öğretmenim… dev gibiymiş…
-“Dev gibiymiş bir de… Bizim ki ise onun yanında cüce… En çok bu korkutuyordu sanırım onu.
Konuşamadım. Anlamadım çünkü. Asla anlamayacağım. Anlatıyorum ya şimdi; yarım… eksik yaşanmamış. Yaşamadım sayıyorum hepsini. Yaşamış olamam! Ünzile hiç yaşamadı, yaşamadı…(ağlamaklıdır artık)
-“Korkma”, dedim. Kızın omzundan tutar ve sarılır. “Sana söz veriyorum o adam sana asla dokunamayacak. Dev demem kırarım parmaklarını.” (Güler… kızda da güler… ama öylesine. Gülümseyerek çıkar sahneden. Başı öndedir. Tam sahneden çıkarken geriye doğru bakar. Öğretmenle gözgöze gelirler, öğretmeni gülümser; kuvvet vermek istercesine.oda gülümser ve başını eğer.)
Kaymakama gittim. “Tamam”, dedi. “Böyle şey olmaz.” Olmazdı tabii!
………..İyi bir insandı. Ne zaman inanılası güç bir şeyler olsa onun yanında alırdım soluğu. Bir o inanırdı telefonda anlattıklarıma. Aradığım da trafik derdinden yakınanlara toplu taşıma masalı oluyordu oysa onun çare aradıkları. Bulurdu her nasılsa bulurdu çareyi de. Ertesi gün için plan yaptık. Babayı çağıracaktık, olmadı köye gidecektik ve çare bulunacaktı. Gerekirse maddi yardım yapılacaktı. Hep yapılırdı.
“Evlendirecekler!!!” diye not alındı. Köyü ve BABA adı ile birlikte! Gönlüm rahat çıktım. Kurtulmuştu. Onu da kurtarmıştık sapkınlardan!
Ertesi gün oldu.(gülümseyerek bakar seyirciye)
…..
Ertesi gün oldu… (sahnede aranır)
…..
Bugünde ertesi bir gün… (ağlar ve bakınmaya devam eder ama umutsuzudur, boş bakar)
Hala bulamadım…( sahnenin diğer tarafından girer Ünzile. Karnı şiştir. Kilo almıştır çok çok. Artık bir kadın gibi görünür. Başı bağlı yüzü peçelidir. Köylü kıyafetleri giyiyordur.)
-“arama artık öğretmenim. Ünzile öldü. Belki de hiç yaşamadı. Beni görürsen öğretmenim bir defa daha ölürüm. Kitabın solar, bebeğim düşer. Bir daha güldüğümü göremem rüyalarımda”
-“Aramıyorum artık. Biliyorum ki bulsam da artık 11 yaşındayım diyemez. Dese de kimse inanmaz.”
-“Evinde yoktu zaten, köyünde de… Kimle evlendirileceğini, evlendirildiğini hiç öğrenemedik. Evlendirildiğini bildik ama… Bildim. O yarım gülüş başka bir anlama gelemezdi…..Bir kitabım onda kalmıştı. (gülümser) bir kitabı var! Okumayı severdi…”
-“okumayı severdim. Sevmem mi bee? Beni bu diyardan alıp, doktor yapan, dağları aşıp uçurtma taktıran kitabım değil miydi? Daha neyi sevecektim.” (şiveli konuşur)
—Okumayı severdi;
………………………………………………. Yaşamayı da…
( Ünzile boynun büker, karnını okşar ve çıkar. Öğretmen sahnede tek kalır. Perde kapanır.)
paylaşmak, küfretmek bazen, yola tükürmek, söylenmek ya da.... yazmak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
lafın özü
hayat
(6)
UMUT
(4)
kadın
(4)
yaşamanın gereği mi
(4)
zaman
(4)
istanbul
(3)
kardeş
(3)
mutluluk
(3)
seramik yeşili
(3)
uykusuz ve endişeli bir gece dahanın ardından
(3)
çengelköy
(3)
GELENEKSEL BUNALIM GÜNLERİ
(2)
acıtmak
(2)
aile
(2)
arkadaş
(2)
ateş
(2)
aşk
(2)
beyin
(2)
biletsiz
(2)
cemal süreyya
(2)
deli
(2)
deniz
(2)
doğum günü
(2)
düşünce
(2)
düşünmek
(2)
edith piaf
(2)
evcil
(2)
felsefe
(2)
fotoğraf
(2)
garipseme
(2)
gece
(2)
gerçek ses
(2)
gölge
(2)
hüzün
(2)
kapı
(2)
karga
(2)
koku
(2)
kırmızı
(2)
kırmızı elma
(2)
kız kulesi
(2)
martı
(2)
masal
(2)
mavi tablo
(2)
ot pücür
(2)
psiko
(2)
renk
(2)
sigara
(2)
sonbahar
(2)
tatil
(2)
trafik
(2)
yakaza
(2)
yaşlanmak
(2)
yeni gün
(2)
çikolata
(2)
çikolata kahve
(2)
çınaraltı
(2)
ölüm
(2)
İFSAK
(2)
-yor eki
(1)
2.el
(1)
23 Nisan Çocuk Bayramı
(1)
24 kasım
(1)
29 Ekim
(1)
3. metoçayevi
(1)
7 kat
(1)
ALZHEİMER. anneanne
(1)
Allah
(1)
Amelie
(1)
Avro Part
(1)
BAŞIN GÖĞE ERDİ Mİ?
(1)
Chuck Berry
(1)
Click
(1)
Cumhuriyet
(1)
DNA
(1)
FİLİSTİ
(1)
Haldun Taner Sahnesi
(1)
Hamilelik
(1)
Kain Boye
(1)
Kelebek etkisi
(1)
Masum değiliz
(1)
My Sassy Girl
(1)
Petrol kenti Batman'dan Kültür kenti İstanbul Projesi
(1)
SABAH
(1)
SANA NE
(1)
Sebahattin Ali-Kürk Mantolu Madonna
(1)
Siddhartha
(1)
Uyuyan Güzel sanmak
(1)
Yarım ve uluorta
(1)
acı
(1)
afiyet olsun
(1)
ahmak
(1)
alıntı
(1)
alışkanlık
(1)
anne oluyorum
(1)
anı
(1)
ara cafe
(1)
ayak
(1)
ağaç
(1)
ağlamak
(1)
aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın
(1)
bahar
(1)
balans
(1)
balerin
(1)
bayım
(1)
ben beyaz bir at bekliyordum
(1)
ben gidersem- fikret kızılok
(1)
benim kararım
(1)
beyaz
(1)
biga
(1)
billy joel
(1)
bion
(1)
bir yer
(1)
boğaz
(1)
boşanma
(1)
böcek
(1)
böcük
(1)
bölsünler
(1)
bünye
(1)
cafe
(1)
cahil cuhela
(1)
cambaz
(1)
can atilla
(1)
cihangir
(1)
dalga
(1)
dank
(1)
deep purple
(1)
dem
(1)
deprem
(1)
dilsiz
(1)
dinlemek
(1)
dost
(1)
dudak
(1)
dönüş
(1)
düğün
(1)
eczane
(1)
ekmek
(1)
eksik bir şey var
(1)
elif şafak
(1)
erdem
(1)
erken
(1)
evlat
(1)
eylem
(1)
ezginin günlüğü
(1)
eşcinsel
(1)
farazi
(1)
fare
(1)
farkındalık
(1)
fotoğraf yarışması
(1)
fındık kurdu
(1)
garcia marquez
(1)
gişe
(1)
görmek
(1)
gündüz
(1)
güneş
(1)
güven
(1)
güzel
(1)
güç
(1)
haftasonu
(1)
hak
(1)
haklı
(1)
hamilelikte boşanma kararı
(1)
hamster
(1)
hasret
(1)
havaalanı düşleri
(1)
hayal
(1)
hayatı belgele
(1)
hayvan
(1)
hediye denizi
(1)
helva kavurmak
(1)
imdb
(1)
iskele
(1)
izlemek
(1)
jonathan safran foer
(1)
kader
(1)
kapalı
(1)
kaplumbağa
(1)
kara boya
(1)
kayıp sembol
(1)
kaza
(1)
kedi
(1)
kendini bulmak
(1)
keşke
(1)
kibir
(1)
kifayetsiz
(1)
kimlik
(1)
kimsesizlik
(1)
korku
(1)
kurtlarla koşan kadınlar
(1)
kurşun döktürme
(1)
kör
(1)
kütük
(1)
kırık
(1)
kısa
(1)
kıymık bacaklı
(1)
lakırdı
(1)
laleli
(1)
lanet
(1)
led zeppelin
(1)
limonlu bahçe
(1)
magnezyum
(1)
makyaj teknikleri
(1)
mağara
(1)
melek
(1)
melekler kahvesi
(1)
milad
(1)
minik
(1)
mutlu bayramlar efenim
(1)
mutsuz
(1)
müesse
(1)
müzik sanatı
(1)
nazım hikmet ran
(1)
nine
(1)
noktasal ışık ölçümü
(1)
obur dünya
(1)
om
(1)
ortaköy
(1)
otistik
(1)
pencere
(1)
poza müdahale
(1)
prenses
(1)
rahatsız
(1)
renkli manav
(1)
saat
(1)
sade kahve
(1)
sahil
(1)
sarhoş
(1)
sarmısak
(1)
sarı
(1)
sarımsak
(1)
sağır
(1)
senfoni
(1)
sevgili
(1)
sezen aksu
(1)
sigara bırakmak
(1)
siyah zeytin
(1)
sokak
(1)
sokratik konuşma
(1)
süt
(1)
taksim
(1)
taktaktaktaktaktaktaktaktaktaktaktaktaaaaaaaak
(1)
tanrının kitabı
(1)
tat
(1)
tez
(1)
tiyatro
(1)
tokmak
(1)
tropik
(1)
turkuaz
(1)
tutku
(1)
türkiye maçı
(1)
ufukta bir gemi
(1)
uçurum
(1)
vahşi kadın
(1)
vakti zaman
(1)
varış
(1)
viraj
(1)
yaklaşma
(1)
yalnızlık
(1)
yangın
(1)
yanık
(1)
yasak
(1)
yazmak
(1)
yer yarılsın
(1)
yer yön.
(1)
yol
(1)
yüzyıl
(1)
yıllar
(1)
zenit
(1)
zevk
(1)
zuzu
(1)
Öğretmenler günü
(1)
ÜNZİLE
(1)
çalışmak
(1)
çamlıca
(1)
çirkin
(1)
çocuklar
(1)
öldürmek
(1)
ölmek
(1)
ömür
(1)
özlem
(1)
öğrenci
(1)
üzüm
(1)
üşüme
(1)
şarap
(1)
şarkı
(1)
şehvet
(1)
şikayet
(1)
2 yorum:
Iletisim linki koy sitene, boyle yorumlara gerek kalmasin, blogu yeniledim baska bi host uzerinde arttik, bilgin olsun.
http://lipidream.awardspace.com/
Beğeniyle okudum...orda olup da bu dediklerini o sahnede görmek isterdim...ayrıca etkileyici ve ders çıkartılması gereken bir anlatım olmuş bunun için de tebrikler ;)
Yorum Gönder